6 Ekim 2015 Salı

İçindekiler..

     Saat biri geçiyordu. Yarın sabah erkenden imtihanı vardı genç kızın. Ellerinde kitabı açıp okumuyordu, gözleri şiirlere gidiyordu.. Gözleri uzaklara gidiyordu.. En sonunda bıraktı kitabı elinden bir sigara aldı eline her zamanki gibi içine duman çekti, ne zaman kendini güçsüz hissetse bunu yapardı. Ne zaman güçsüz hissetse vazgeçerdi genç kız.. Geceler hala soğuktu üşüyordu içeride içilmiyordu ya şu meret, üşüyordu. Hiç kendini dertli olarak tasvir etmezdi. O mutsuz derdi daha çok, yapışmış bir mutsuzluk vardı ruhuna, ciğerlerine yapışan katran gibi belki. Zaten ruhunun mutsuzlukla tanışması ciğerlerinin katranla tanışmasıyla hemen hemen aynı zamana denk düşmüştü. Yıllar var ki ikiside git gide yayılmıştı. Manik depresif bir hal almıştı benliği bazen mutlu olmaya çalışıyordu. Oluyordu da. Sonra ayağı küçük bir taşa takılıyordu. Yıkılıyordu genç kız. Psikolojisi anoreksiyaya yakalanmıştı. Zayıftı. Bazen ölüyordu bazen yaşıyordu kendi deyimiyle. İçinde farklı iki kişi vardı. İçindekiler bilmiyorlardı ona nasıl zarar verdiklerini. Onlar her anlaşamadığında onlar her çatıştığında daha çok batıyordu. Aşkı pelesenk etmişti diline, böylece onu uhrevileştirmiyor, normalleştiriyordu. Nitekim beyni biliyordu diline doladığı aşkla yaşadığı aşkın bambaşka olduğunu. Üzerinden o kadar çok yıl geçmişti, kendini yaşadığı şeyin aşk değilde gençlik hallerinden bir hal olduğuna hala ikna edemiyordu. Çünkü biliyordu, şair söylemişti ona 'aşktın sen gidişinden bildim seni.' Aşktı yaşadıkları başka bir şey olamazdı. Bir insan başka türlü bu kadar aptal olamazdı. Bir insan başka türlü bu kadar şair olamazdı..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder