4 Aralık 2015 Cuma

Senin gibi birini buldum. Ama sevinme! Şimdiki sen gibi değil.

         Yine bir gece içmiş. Bana senin gibi birini buldum dedi. Başta anlamadım, anlam veremedim, vermek istemedim belki. Sonra açıkladı. Dedi senin gibi birini buldum. SENİN GİBİ. BİRİNİ BULDUM. ONU SEVİYORUM. Anlam veremediğim şey belki de bunu bana neden söylediğiydi. Gerçi neden söylemesindi ki neticede eline yeni bir koz geçmişti canımı acıtmak için. Sonra her sarhoş erkek gibi lafını sakınmadan devam etti. Alkolün verdiği yetkiye dayanarak. ''Ama şimdiki sen gibi değil, eski sen gibi. Sevgili olduğumuz zamanlarda ki o iyi kalpli o masum kadın gibi. Kirpiğine aşık olduğum, sadece benim için yaratılmış bir melek olduğun zamanlarda ki gibi.. Çünkü şimdi sen gördüğüm en alçak kadınsın. Çünkü sen beni mahveden, hayatımı alt üst eden, beni bitiren, kendimden, senden, yaşamaktan nefret ettiren kadınsın. Yıllarımı senin yüzünden acı içinde geçirdim. Yıllarca kendime acıdım. Çünkü acınacak haldeydim.''
           Benimle konuşurken öyle kipler kullanıyordu ki sanki her şeyi bilerek yapmışım gibi. Her şeyimi onun hayatını mahvetmeye adamışım gibi. O bu kipleri kullanırken ben hüngür hüngür ağlıyordum. Oysa ben ona o kadar hiç bir şey yapmamıştım ki uğradığım haksızlık karşısında sadece ağlayabiliyordum. Oysa ben ona o kadar hiç bir şey yapmamıştım ki hakkım olduğu halde tek bir kötü cümle kurmamış, tek bir tokat atmamış, tek bir hakaret etmemiştim ihanetine karşılık olarak. Sadece susmuştum. Susmuş ve gitmiştim. Güçsüz olduğumdan susmuştum. Ona kızacak, bağıracak cesaretim yoktu. Yüzüne bakacak cesaretim yoktu. Her şeyi acı veriyordu. Kendisi, sözleri, adı bile acı veriyordu. Ne zaman duysam gözlerim doluyor gözyaşlarımı yutamıyordum. Arkama bile bakmaya cesaret edemeden gitmiştim. Koşar adım gidişimi onu sevmememe bağladı. Halbuki ben arkama baktığımda onu başkasıyla göreceğimi bildiğim için bakmamıştım. Onlardan uzaklaşmak için koşmuştum. Onu ne kadar sevdiğimi ondan başka bilen yoktu, oda artık inkar ediyordu. Piç gibi kalmıştım. Ne bir inanan, ne bir güvenen, ne bir seven vardı artık. Sanki aylarca yaşadığım her şey yalanmış gibi dünyanın en azılı dolandırıcısı damgasını yemiştim ondan. Bana, benden başka inanan yoktu. Beni benden başka anlayan yoktu. Ölüyordum. Gözlerinin önünde ölüyordum. Ölüyor, tek kelime etmiyordum.  
         Ben o acı çekmedi demiyorum. Evet çekti biliyorum. Belki benden daha çok. Çok pişman oldu biliyorum. Belki aynı zamanlarda ölmek istemişizdir. Belki aynı zamanlarda sigara krizlerine girmişizdir. Sonra ben atlatmışımdır o devam etmiştir yanmaya. Hasta olmuştur belki dertten. Bazen iyileşmiş, bazen yine alkole sığınmıştır. İnkar etmiyorum. Ama ben bilerek yapmadım. Ben acı çektirmedim. Kangren olmuş bir ilişkiyi bitirme görevi bana kalmıştı. Onu affedememe yükü bana kalmıştı. Güçlü durma rolü bana kalmıştı. O öyle güzel güçsüzdü ki için için yanmak bana kalmıştı. Saçı kopsa ağlardım. Eli kapıya sıkışsa benim canım acırdı. Ben bilerek yapmadım. Kendisine yaptı her şeyi. Beni unutması için kayboldum. O buldu beni. Telefonlarına çıkmadım. Mesajlarına cevap vermedim. Yanıp tutuşurken sesini bir kez olsun duymak için. Bir kez olsun sarılmak için ölürken, onun geçtiği yollardan geçmemek için yollarımı değiştirdim. Kabuslarımda görüp nasıl olduğunu merak ederken tek bir mesaj atmadım. İyidir heralde dedim susturdum kendimi. Varla yok arasındaydım şu hayatta daha ne yapayım. Kendi dünyamda yaşamaya çalışıyordum.
            Fakat onun her sözü neşter gibi kesiyordu. Beni dünyanın en adi insanı ilan etmişti. Bana onca yaptıklarından sonra 'Sen adam değilmişsin be' bile dememişken 'Mutlu oldun mu bari onunla' bile dememişken, 'Değdi mi bana yaşattıklarına' diyememişken, yaptıklarını yüzüne vurmamışken, o beni dünyanın en adi insanı ilan etti. Ve buna delirmişcesine inandı. Ben yüzüne vurmadım. O unuttu yaptıklarını. Ona karşı dimdik durunca, kalbimi aldırdım sandı. Ona göre ben kalbimi elime alıp rafa kaldırmıştım. Ona göre ben.. Ona göre ben neler neler yapmıştım..
        Öyle güzel bir cerrahtı ki her seferinde aynı yerleri bulup oralardan kesiyordu. Neşteri öyle güzel kullanıyordu ki, nerede iyileşmesi zaman alan yer var orayı kanatıyordu. Kesiyor, kanatıyor, gidiyor, sonra iyileşmeye yüz tutmuş yerlerimden tekrar kesiyordu.. 
          Velhasıl beyimiz birini bulmuş. Ona bir daha başka kızı kandırma, onun da arkasından iş çevirme, onu da gözünün içine baka baka aldatma demek istedim. Bana ettiğin gibi ona da ihanet etme, bir başkasının daha günahına girme demek istedim. Ama karşındakinin kalbini kırma diyebildim sadece.. Bir de, bir daha bana mesaj atma diyebildim. Bende sözcükleri seçerken bir cerrah edasıyla seçiyordum. Ama o bunu hiç bilmedi.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder